Bir kaza her zaman olabilir.
- An accident may happen at any time.
Beni her zaman arayabilirsin.
- You can call me at any time.
Her an yağmur yağabilir.
- It may rain at any time.
Ağaç çürük ve taş ölü, ve her an düşebilir.
- The tree is rotten and stone dead, and could fall at any time.
Her ne zaman yurtdışına gitsem saat farkı ve ishalden rahatsız olurum.
- Whenever I go abroad, I suffer from jet lag and diarrhea.
Bu dükkâna her ne zaman gitsem, taze pişmiş taiyaki kekleri satıyorlar.
- Whenever I go to this store, they're selling freshly baked taiyaki cakes.
Amcam her ne zaman gelse, o bizim için bazı güzel şeyler getirir.
- Whenever my uncle comes, he brings some nice things for us.
Her ne zaman yurtdışına gitsem saat farkı ve ishalden rahatsız olurum.
- Whenever I go abroad, I suffer from jet lag and diarrhea.