Bir deprem her zaman olabilir.
- An earthquake can happen at any time.
Beni her zaman arayabilirsin.
- You can call me at any time.
O her an meydana gelebilir.
- That could happen at any time.
Her an yağmur yağabilir.
- It may rain at any time.
Bu dükkâna her ne zaman gitsem, taze pişmiş taiyaki kekleri satıyorlar.
- Whenever I go to this store, they're selling freshly baked taiyaki cakes.
Tom her ne zaman küfür etse, genellikle Fransızcamı bağışlayın diyor.
- Tom usually says Pardon my French whenever he swears.
O, ne zaman bir seyahatten geri gelse, kızı için bir hediye getirir.
- Whenever she comes back from a journey, she brings a gift for her daughter.
Lütfen ne zaman istersen gel.
- Come whenever you want.