İtiraf edene kadar onu kırbaçlayın.
- Whip him until he confesses.
Aşık olduktan sonra en büyük sevinç birinin aşkını itiraf etmektir.
- The greatest joy after being in love is confessing one's love.
Tom'a itiraf etmek için bir şans vermeliyiz.
- We should give Tom a chance to confess.
Yalan söylemek zorunda kaldığını itiraf etti.
- He confessed he had to lie.
Şüpheli sonunda itiraf etmeye başladı.
- The suspect began to confess at last.
İtiraf etmeyi başardı.
- He did not fail to confess.