Tom suçunu itiraf etmek zorunda kaldı.
- Tom has to confess his crime.
O, itiraf etmek için zorlandı.
- She was forced to confess.
Yalan söylemek zorunda kaldığını itiraf etti.
- He confessed he had to lie.
O, ırkçı gruplarla temas halinde olduğunu mahkemede itiraf etti.
- He confessed in court that he was in touch with racist groups.
Sanık niçin itiraf etti?
- Why did the accused confess?
Sami gerçek bir günah çıkarma yaptı.
- Sami made a true confession.
Tom bu itirafı gönüllü olarak imzaladı mı?
- Did Tom sign that confession voluntarily?
Bir itiraf imzaladın.
- You signed a confession.
Tom Mary'yi öldürdüğünü itiraf etti.
- Tom confessed to killing Mary.
Tom Mary'yi öldürdüğünü itiraf etti.
- Tom confessed to murdering Mary.
İtiraf edene kadar onu kırbaçlayın.
- Whip him until he confesses.
Tom ve Mary itirafları imzalamamalıydı.
- Tom and Mary shouldn't have signed confessions.
Suçunu çok açık bir şekilde itiraf etti.
- He confessed his crime frankly.
İtiraf edilen bir günah yarı yarıya bağışlanır.
- A sin confessed is half forgiven.
People confess to anything under torture.
Without the real murderer's confession, an innocent person will go to jail.
Hauing diſpleaſ'd my Father, to Lawrence Cell, / To make confeſſion, and to be abſolu'd.
... MALCOLM GLADWELL: I have to confess ...
... cannot have to confess this month and the cellmark b ...