concentrated, fixed, focused; determined, resolute; purposeful

listen to the pronunciation of concentrated, fixed, focused; determined, resolute; purposeful
English - Turkish

Definition of concentrated, fixed, focused; determined, resolute; purposeful in English Turkish dictionary

intent
niyet

İşlerine karışmaya niyetim yok. - I have no intention of meddling in your affairs.

Benim niyetim size herhangi bir şekilde zarar vermek değildir. - It is not my intent to hurt you in any way.

intent
{i} amaç

Onların amaçları açıktır. - Their intentions are obvious.

Amaçlarını bilmem gerekiyor. - I need to know your intentions.

intent
{i} gaye
intent
{s} niyetli

Fransızca öğrenmeye niyetli. - She is intent on mastering French.

Tom yapmak istemediği bir şey yapmaya niyetli değildi. - Tom had no intention of doing anything he didn't want to do.

intent
azimli
intent
dikkatli
intent
dik

Tom dikkatle dinledi. - Tom listened intently.

Tom dikkatle Mary'ye baktı. - Tom stared at Mary intently.

intent
{i} kasıt

Onun hatası kasıtlıydı. - His mistake was intentional.

Evet, bunu kasıtlı yaptım. - Yes, I did this intentionally.

intent
(sıfat) niyetli, istekli, hevesli, kararlı, meşgul, dalmış, dikkatli
intent
{s} kararlı
intent
{s} istekli
intent
{s} dalmış
intent
(Mukavele) niyet, maksat
intent
{s} hevesli
intent
intently dikkatle
intent
(isim) niyet, maksat, amaç, gaye, kasıt
English - English
{s} intent
concentrated, fixed, focused; determined, resolute; purposeful
Favorites