comprised of

listen to the pronunciation of comprised of
English - Turkish
-den oluşmuş
den oluşmuş
comprise of
oluşmak
shore
kıyı

On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi. - Another ten minutes' walk brought us to the shore.

Gemi kıyıya doğru gitti. - The ship made for the shore.

shore
{i} sahil

Tom ve Mary kamp yapacak bir yer arayarak sahil boyunca kanolarını kullandılar. - Tom and Mary paddled their canoe along the shoreline, looking of a place to camp.

Sahile inmek için hâlâ çok soğuk. - It's still too cold to go down to the shore.

comprised
oluşmuş
shore
{i} dayanak
shore
takviye etmek
shore
kırak
comprise of
oluş
comprised
{f} oluş

Benim evim bu dört odadan oluşur. - My house is comprised of these four rooms.

Birleşik Krallık; İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda'dan oluşur. - The United Kingdom is comprised of England, Scotland, Wales, and Northern Ireland.

shore
destek

Şirketi desteklemeye çalışırken milyonlarca dolar harcandı. - Millions of dollars have been spent trying to shore up the company.

shore
desteklemek
be comprised of
oluşmaMAlıdır
comprised
dahilen
shore
{i} payanda
shore
hudutsuz
shore
kıyısız
shore
{f} (fiyatları) desteklemek
shore
{f} (bir şeyin çökmesini önlemek için) bir tarafına destek koymak, desteklemek, payanda vurmak
shore
(isim) sahil, deniz kıyısı, deniz kenarı, kıyı, kara, dayanak, destek, payanda
shore
{f} up
shore
{i} deniz kıyısı
shore
shore dinner deniz mahsullerinden ibaret yemek
shore
{f} kanıtlamak
shore
(fiil) destek olmak, desteklemek, kanıtlamak, payanda vurmak
English - English
shore
comprised
past of comprise
comprised of

    Hyphenation

    com·prised of

    Turkish pronunciation

    kımprayzd ıv

    Pronunciation

    /kəmˈprīzd əv/ /kəmˈpraɪzd əv/
Favorites