On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
- Another ten minutes' walk brought us to the shore.
Gemi kıyıya doğru gitti.
- The ship made for the shore.
Tom ve Mary kamp yapacak bir yer arayarak sahil boyunca kanolarını kullandılar.
- Tom and Mary paddled their canoe along the shoreline, looking of a place to camp.
Sahile inmek için hâlâ çok soğuk.
- It's still too cold to go down to the shore.
Benim evim bu dört odadan oluşur.
- My house is comprised of these four rooms.
Birleşik Krallık; İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda'dan oluşur.
- The United Kingdom is comprised of England, Scotland, Wales, and Northern Ireland.
Şirketi desteklemeye çalışırken milyonlarca dolar harcandı.
- Millions of dollars have been spent trying to shore up the company.