O, işi tamamlamada pay sahibi oldu.
- He had a share in completing the job.
O, işi tamamlamada pay sahibi oldu.
- He had a share in completing the job.
Ben senin ödevlerini tamamlamıyorum.
- I'm not completing your assignments.
Yeni davranış kurallarını ihlâl etmekten yakalanan gençler seyahat özgürlüğü haklarını kaybedecekler, ve bu hakkı geri almak için parasız toplum işini tamamlamak zorunda kalacaklar.
- Youths who are caught violating the new rules on behaviour will lose their right to free travel, and will have to complete unpaid community work to earn it back.
Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.
- He needed more time to complete the task.
Sami polislere eksiksiz bir sahte hikaye anlattı.
- Sami told cops a complete fake story.
Eksiksiz bir şiir, bir duygunun düşünceyi ve düşüncenin kelimeleri bulduğu yerdir.
- A complete poem is one where an emotion finds the thought and the thought finds the words.
Tamamen işine dalmıştı.
- He was completely absorbed in his work.
Onun sözleri tamamen anlamsızdı.
- Her words were completely meaningless.
O bütünüyle yanlış değil.
- This isn't completely wrong.
Bütün gün boyunca çiftlikte çalıştığı için, o tamamen yorgundu.
- Having worked on the farm all day long, he was completely tired out.
Biz, beş gün içinde işi tamamlayabilmeliyiz.
- We should be able to complete the work in five days.
Çabucak bu resmi tamamlayalım.
- Let's complete this picture quickly.
Numarayı tamamıyle unuttum.
- I completely forgot the number.
Amcam hastalığından tamamıyla kurtuldu.
- My uncle has completely recovered from his illness.
Hepsi bununla tamamlandı.
- All is completed with this.
Onun sözleri tamamen anlamsızdı.
- Her words were completely meaningless.
Yeni okul binasının gelecek yıl bahara bitmiş olması bekleniyor.
- The new school building is expected to be completed by spring next year.
Yeni köprü marta kadar bitmiş olacak.
- The new bridge will have been completed by March.
Çalışma neredeyse tamamlandı.
- The work has been almost completed.
İş yarım saatten az bir sürede tamamlandı.
- The work was completed in under half an hour.
Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.
- He needed more time to complete the task.
Yazdan önce onu tamamlamalıydım.
- I should have completed it before summer.
Yeni Tokaido Hattı 1964 yılında tamamlanmıştır.
- The New Tokaido Line was completed in 1964.
Yeni demiryolu henüz tamamlanmış değildir.
- The new railway is not completed yet.
He completed the assignment on time.
I feel like a total idiot.
- I feel like a complete idiot.
You people are totally insane.
- You people are completely insane.
... First of all, we're completing a treaty--negotiations for a treaty with Russia that will be the ...