completely; wholly; entirely; perfectly

listen to the pronunciation of completely; wholly; entirely; perfectly
English - Turkish

Definition of completely; wholly; entirely; perfectly in English Turkish dictionary

quite
epey

Ben et yemeyen epeyce insan tanıyorum. - I know quite a few people who don't eat meat.

Epeyce yer ziyaret ettik. - We visited quite a few places.

quite
pek

Ne yapacağımdan pek emin değilim. - I'm not quite sure what to do.

Aslında pek emin değilim. - Actually, I'm not quite sure.

quite
oldukça

Oldukça büyük bir numara. - It is quite a big number.

Bu dağlarda bulunan tuzlar ve mineraller oldukça farklıdır. - The salts and minerals found in these mountains are quite diverse.

quite
tamamen

Emin görünüyordu fakat onun iç duyguları tamamen farklıydı. - He looked confident but his inner feelings were quite different.

Tom hâlâ oyunun kurallarını tamamen öğrenmemişti. - Tom still hasn't quite learned the rules of the game.

quite
elbette
quite
tam

Emin görünüyordu fakat onun iç duyguları tamamen farklıydı. - He looked confident but his inner feelings were quite different.

Sizinle tamamen aynı fikirde değilim. - I don't quite agree with you.

quite
gayet

Saat 2.30'a kadar niçin işi bitirtmek zorunda olduğumuzu Tom gayet net açıkladı. - Tom made it quite clear why we had to have the job finished by 2:30.

Ben gayet iyi hissediyorum. - I'm feeling quite well.

quite
az çok
quite
gerçekten

O gerçekten hoş bir arkadaş fakat ondan hoşlanmıyorum. - He's quite a nice fellow but I don't like him.

O, gerçekten oldukça iyi bir hikaye. - It is really quite a good story.

quite
asude
quite
tam olarak

Onun nasıl olduğunu tam olarak bilmiyorum. - I don't quite know how it happened.

Söylediğini tam olarak anlamıyorum. - I don't quite understand what you are saying.

quite
büsbütün

Bilgisayarlarla büsbütün evdedir. - He is quite at home with computers.

Büsbütün hayal kırıklığı, biz hayallerimizin yok olduğunu gördük. - Quite frustrated, we saw our dreams disappear.

quite
(ünl.) Aynen öyle.Doğru
quite
cüda
quite
hayli

O, bu sabah bir hayli mektup aldı. - He received quite a few letters this morning.

Onlar bir hayli çok kitap satın aldılar. - They bought quite a few books.

quite
tümüyle
quite
bir dereceye kadar
quite
(zarf) tamamen, tam olarak, bütünüyle, iyice, oldukça, epey, bayağı, su katılmadık, pek, gerçekten, büsbütün, elbette
quite
dili epey
English - English
quite

I don't quite understand you.

completely; wholly; entirely; perfectly
Favorites