Aylar süren müzakerelerin ardından, barış antlaşması tamamlandı.
- After months of negotiations, the peace treaty was completed.
Hepsi bununla tamamlandı.
- All is completed with this.
Tom misyonunu tamamladı.
- Tom completed the mission.
Yeni demiryolu henüz tamamlanmış değildir.
- The new railway is not completed yet.
İş henüz bitmiş değil.
- The work is not finished yet.
Raporunuz toplantı için zamanında bitmiş olacak mı?
- Will your report be finished in time for the meeting?
Yeni davranış kurallarını ihlâl etmekten yakalanan gençler seyahat özgürlüğü haklarını kaybedecekler, ve bu hakkı geri almak için parasız toplum işini tamamlamak zorunda kalacaklar.
- Youths who are caught violating the new rules on behaviour will lose their right to free travel, and will have to complete unpaid community work to earn it back.
Projeyi tamamlamak için daha çok zaman ayırmamız gerektiğini söylediğinde Tom'un kesinlikle bir fikri vardı.
- Tom certainly had a point when he said we should allow more time to complete the project.
Prosedür doğru ve eksiksiz yürütülmelidir.
- The procedure must be executed correctly and completely.
Eksiksiz bir şiir, bir duygunun düşünceyi ve düşüncenin kelimeleri bulduğu yerdir.
- A complete poem is one where an emotion finds the thought and the thought finds the words.
Tamamen işine dalmıştı.
- He was completely absorbed in his work.
Hepsi bununla tamamlandı.
- All is completed with this.
Çalışmanın Tom'a ait bölümü tamamlanmış değil.
- Tom's part of the work isn't finished.
Bütün gün boyunca çiftlikte çalıştığı için, o tamamen yorgundu.
- Having worked on the farm all day long, he was completely tired out.
Tom bütün gün çalıştı ve tamamen bitkin düştü.
- Tom worked all day and was completely worn out.
Biz, beş gün içinde işi tamamlayabilmeliyiz.
- We should be able to complete the work in five days.
Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.
- He needed more time to complete the task.
Tom dondurucudaki dondurmayı tamamen bitirdi.
- Tom finished eating all the ice cream that was in the freezer.
Ben yemeği tamamen bitirmedim.
- I haven't quite finished eating.
Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Numarayı tamamıyle unuttum.
- I completely forgot the number.
Programa göre proje tamamlandı.
- They finished the project on schedule.
Araştırma tamamlandı mı?
- The research is finished?
Ev ödevi bitirildikten sonra, Tom yatmaya gitti.
- His homework having been finished, Tom went to bed.
İşin dörtte üçü bitirildi.
- Three-quarters of the work was finished.
Tamamen unutulduğunu düşünecek.
- He will think he has been completely forgotten.
Tamamen işine dalmıştı.
- He was completely absorbed in his work.
Yeni köprü marta kadar bitmiş olacak.
- The new bridge will have been completed by March.
Yeni okul binasının gelecek yıl bahara bitmiş olması bekleniyor.
- The new school building is expected to be completed by spring next year.
Resim onun tarafından zaten bitirilmişti.
- The picture has already been finished by him.
Belgeleri tamamladın mı?
- Have you finished the papers?
Onlar seksen millik yolculuğu tamamladılar.
- They finished eighty miles' journey.
İş yarım saatten az bir sürede tamamlandı.
- The work was completed in under half an hour.
Aylar süren müzakerelerin ardından, barış antlaşması tamamlandı.
- After months of negotiations, the peace treaty was completed.
Yeni davranış kurallarını ihlâl etmekten yakalanan gençler seyahat özgürlüğü haklarını kaybedecekler, ve bu hakkı geri almak için parasız toplum işini tamamlamak zorunda kalacaklar.
- Youths who are caught violating the new rules on behaviour will lose their right to free travel, and will have to complete unpaid community work to earn it back.
Onu uzun zaman önce tamamlamalıydın.
- You should have completed it long ago.
Yeni köprü, marta kadar tamamlanmış olacak.
- The new bridge will have been completed by March.
Ben gelmeden önce iş tamamlanmıştı.
- The work had been completed before I arrived.
Raporu yazmayı bitirdim.
- I've finished typing the report.
Ann raporunu yazmayı az önce bitirdi.
- Ann has just finished writing her report.
Neredeyse hazır mısın?
- Are you almost finished?
Yolculuk için hazırlıklarını tamamladın mı?
- Have you finished your preparations for the trip?
He completed his B.Sc. (Hons.) degree at the University of New South Wales in 1958 and went on to the Victoria University of Manchester where his studies on the fungal pigment phomazarin led to the award of a Ph.D. in 1963 under the supervision of (the late) Professor Arthur J. Birch.
He completed the assignment on time.
I feel like a total idiot.
- I feel like a complete idiot.
You people are totally insane.
- You people are completely insane.
... completed that, you should have your voting rights restored. So historically, a lot of ...
... intermediate objectives is more likely to be completed ...