Şimdi telafi etme zamanı.
- Now it's time to make amends.
Biz telafi etmeye çalışmıyoruz.
- We're not trying to make amends.
Tom telafi etmek için söz verdi.
- Tom has promised to make amends.
Tom telafi etmek için ne yaptı?
- What has Tom done to make amends?
Tom kendi web sitesinde alenen özür dileyerek telafi etmeye çalıştı.
- Tom tried to make amends by apologizing publicly on his website.
Tom Mary'den telafi etmeye ve özür dilemeye çalıştı.
- Tom tried to make amends and apologize to Mary.