commendation, renown, honor, glory

listen to the pronunciation of commendation, renown, honor, glory
English - Turkish

Definition of commendation, renown, honor, glory in English Turkish dictionary

praise
övmek

Hiç kimse benim ülkemi övmek istemiyor. - Nobody wants to praise my country.

Hiç kimse ülkemi övmek istemedi. - Nobody wanted to praise my country.

praise
{i} övgü

Tom övgüye değer seçildi. - Tom was singled out for praise.

Bu kitap övgüye layık. - This book is worthy of praise.

praise
{f} öv

Oğlunu övdüğümde çok dikkatlice dinledi. - She listened very carefully when I praised her son.

Övüldüğümüz zaman güven kazanırız. - When we are praised, we gain confidence.

praise
(allaha) hamdetmek
praise
şükran
praise
gururunu okşamak
praise
şükretmek
praise
Sena

Senatörler benim hareketimi övüyorlardı. - The senators will praise my act.

praise
hamt
praise
(fiil) övmek, methetmek, şükretmek
praise
{f} övmek, methetmek
praise
şükret/öv
praise
{i} övme

Silvia'nın onu övmeyen sert bir babası vardı. - Silvia had a stern father who never praised her.

Mary'yi övmeyi seviyorum. - I like to praise Mary.

praise
sena etmek
English - English
{n} praise
commendation, renown, honor, glory
Favorites