Konuşman için tuhaf bir konu ileri sürmek zorunda değilsin.
- You don't have to come up with an unusual topic for your speech.
Bir plan önermek zorundayız.
- We have to come up with a plan.
Yakında bir şey ortaya atmak zorunda kalacağız.
- We'll have to come up with something soon.
Bir B planı bulmak zorundayız.
- We've got to come up with a plan B.
Neden bütün fikirleri bulmak zorundayım?
- Why do I have to come up with all the ideas?
Boş zamanımda daha fazla boş zaman yaratma planları üretiyorum.
- In my free time, I come up with plans to create more free time.
Benimle gelmek zorundasın.
- You have to come with me.
Benimle gelmek zorundasın.
- You must come with me.
Shelly stalled while she tried to come up with a good response.
We’re going out to lunch. Do you want to come with?.
... just to come up with better and more sophisticated ...
... And Facebook had just come up with this Posted Items ...