Tom ve Mary John'a bir hediye almak için paralarını birleştirdiler.
- Tom and Mary combined their money to buy a present for John.
Yararlılık keyif ile birleştirilmelidir.
- Usefulness must be combined with pleasantness.
Kombine bir çaba düşünmeliyiz.
- We should consider a combined effort.
Tüm elli eyaletin kombine nüfusu nedir?
- What is the combined population of all 50 states ?
İşi zevkle birleştirmek zordur.
- It is hard to combine business with pleasure.
Tek parça yapmak için tüm parçaları birleştirin.
- Combine all the parts to make one piece.
Bunları bu şekilde birleştirirsen; 14 girişli bir USB çoklayıcı elde edersin.
- If you combine them in this way, you get a 14 port USB hub.
Çok Fransızca kelime biliyorum ama cümle içinde bir araya getirmekte zorlanıyorum.
- I know a lot of French words, but it's difficult for me to combine them into sentences.
Bugünün modern traktörleri ve biçerdöverleri yüksek teknoloji ile donatılmıştır.
- Today's modern tractors and combines are equipped with high technology.
The combined efforts of the emergency workers kept the river from going over its banks, barely.
The cook combined equal parts chocolate and vanilla batter in the cake.
His brother is president and vice-president all rolled up in one.
... as in the previous 2,000 years of human history combined. ...
... to his regulatory policies, these policies combined have not let this economy take off ...