color laid on; paint

listen to the pronunciation of color laid on; paint
English - Turkish

Definition of color laid on; paint in English Turkish dictionary

painting
{i} tablo

John tabloyu sahiplendi. - John laid claim to the painting.

O tabloyu o zaman satın alsaydım, şimdi zengin olurdum. - If I had bought the painting then, I would be rich now.

painting
{i} resim

Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir. - This is a picture of her own painting.

Bu kendi yaptığım bir resimdir. - This is a picture of my own painting.

painting
yağlı boya

Ünlü yağlı boya resim açık artırmada 2 milyon dolara satıldı. - The famous oil painting was sold at the auction for 2 million dollars.

Bu yağlı boyayı kim yarattı? - Who created this oil painting?

painting
boyayarak

Tom ve arkadaşları öğleden sonrayı ahırı boyayarak geçirdi. - Tom and his friends spent the afternoon painting the barn.

Tom sabahı tavanı boyayarak geçirdi. - Tom spent the morning painting the ceiling.

painting
boyama resim
painting
nakkaşlık
painting
yağlıboya resim
painting
keste
painting
ressamlık

Ressamlık onun hayatının büyük aşkıydı. - Painting was the great love of his life.

O, ressamlık için yeteneklidir. - He has an aptitude for painting.

painting
{f} boyama

Tom çiti boyamak için çok fazla zaman harcamak niyetinde değildi. - Tom didn't intend to spend so much time painting the fence.

Tom garajı boyamayı bitirmenin onun bir gününü alacağını düşündü. - Tom figured it would take him a full day to finish painting the garage.

painting
resim yapma sanatı
painting
{i} resim sanatı

O, resim sanatını mükemmelliğe taşıdı. - He brought the art of painting to perfection.

İş resim sanatına gelince tam bir amatörüm, ama bu tabloyu gerçekten beğeniyorum. - I'm just an amateur when it comes to art, but I really like this painting.

painting
resmet/boya
painting
{i} boyacılık, badanacılık
painting
boyacılık/ressamlık/resim
English - English
painting
color laid on; paint
Favorites