coin definitions

listen to the pronunciation of coin definitions
English - Turkish

Definition of coin definitions in English Turkish dictionary

subject
{i} ders

Lisede birçok konuda ders alıyoruz. - We study many subjects in high school.

İngilizce en sevdiğim ders oldu. - English has become my favorite subject.

subject
{f} bağımlı kıl
subject
taba
subject
bağlı
subject
olası
subject
{i} özne

Bu süreçte biz özne miyiz, yoksa nesne miyiz? - Are we subjects or objects in this process?

Bir cümlenin genellikle öznesi ve yüklemi vardır. - A sentence normally has a subject and a verb.

subject
{s} tabi

Her şey doğanın kurallarına tabidir. - Everything is subject to the laws of nature.

Güçlü bir adam yolsuzluğa tabi olamaz. - A man of strong will is not subject to corruption.

subject
(Tıp) Tedavi altına alınan şahıs veya hayvan
subject
{f} (birini) (olumsuz bir şeye) maruz bırakmak: Don't subject yourself to this. Kendini buna maruz bırakma
subject
konu özne
subject
öz
subject
{f} etmek
subject
meyilli
subject
(Tıp) Tıp talebelerinin disseksiyon için kulandıkları ceset
subject
{f} maruz bırakmak
subject
itaat ettirmek
subject
{f} çektirmek
subject
{f} (birine) (olumsuz bir şey)
subject
(isim) konu, fail, husus, söz konusu, mevzu, tema, ders, branş, sebep, konu olan şey, özne, uyruk, vatandaş, denek, kobay, kadavra, hastalığa eğilimi olan kimse
subject
{f} mecbur etmek
English - English
subject
coin definitions

    Turkish pronunciation

    koyn defınîşınz

    Pronunciation

    /ˈkoin ˌdefəˈnəsʜənz/ /ˈkɔɪn ˌdɛfəˈnɪʃənz/
Favorites