Mary'nin kız kardeşi utangaç ve sakardır.
- Mary's sister is shy and awkward.
Başlangıçta stajyerler bu şirkette sakardılar.
- At first, the trainees were awkward in his company.
Tom beceriksizce gülümsedi.
- Tom smiled awkwardly.
O beceriksizce önümde eğildi.
- She bent awkwardly in front of me.
O uygunsuz bir soru sordu.
- He asked an awkward question.
Kız uygunsuz bir selamlama yaptı.
- The girl made an awkward bow.