Definition of cloth in English Turkish dictionary
- kumaş
Makasla kesmek yerine kumaşı niçin yırtıyorsun?
- Why did you tear the cloth instead of cutting it with scissors?
Bu kumaş iyi ütülenir.
- This cloth irons well.
- {i} bez
Bandaj yapmak için bezi doğradı.
- She cut up the cloth to make bandages.
Niçin bu bezle ayakkabıları parlatmıyorsun?
- Why don't you polish the shoes with this cloth?
- bez örtü
- çaput
- örtü
Masaya bir örtü serdi.
- She spread a cloth over the table.
Onlar masaya örtü örttüler.
- They covered the table with a cloth.
- {i} rahiplik
- {i} yelken
- {i} sofra örtüsü
- {i} din adamlığı
- rahiplik/örtü/kumaş
- {i} cilt bezi
- elbise
Elbiselerim ıslandı bu yüzden onları çıkardım.
- My clothes get wet so I took off them.
Elbiselerinin geriye kalanını çamaşırhaneye koydum.
- I put the rest of your clothes in the laundry.
- (Tekstil) material
- dokuma
- bezl
- clothes
- {i} giysi
Annem bana birkaç yeni giysi yaptı.
- My mother made some new clothes.
Çıkardığın giysileri dikkatlice yerine koy.
- Stow away carefully the clothes you removed.
- clothes
- elbise
Tom elbiselerini yerine koydu.
- Tom put away his clothes.
Elbiselerinin geriye kalanını çamaşırhaneye koydum.
- I put the rest of your clothes in the laundry.
- clothing
- giyim
Buraya yakın bir giyim mağazası var mı?
- Is there a clothing store near here?
Tom'un bir giyim mağazası açma çabaları boşa gitti.
- Tom's efforts to open a clothing store went up in smoke.
- clothe
- {f} giydirmek
- clothing
- {i} giysi
Ben çevrimiçi giysi satarım.
- I sell clothing online.
Ben genellikle yerel bir mağazada giysi satın alırım.
- I usually buy clothing at a local store.
- cloth milling
- (Tekstil) kumaş dinkleme
- cloth batch
- kumaş topu
- cloth beam
- kumaş roliği
- cloth binding
- bez cilt
- cloth cutting machine
- kumaş kesme makinesi
- cloth expander
- kumaş açıcı
- cloth feeding apparatus
- kumaş besleme aygıtı
- cloth finishing
- kumaş apresi
- cloth finishing press
- kumaş apre presi
- cloth fulling
- kumaş dinkleme
- cloth guider
- kumaş sevk aparatı
- cloth humidifying machine
- kumaş nemlendirme makinesi
- cloth printing
- kumaş baskısı
- cloth roller
- kumaş roliği
- cloth roller
- kumaş merdanesi
- cloth shearing machine
- kumaş tıraşlama makinesi
- cloth supply
- kumaş besleme
- cloth take up machine
- kumaş sarma makinesi
- cloth waste
- kumaş telefi
- cloth waste
- kumaş artığı
- cloth-bound
- bez ciltli
- cloth-bound
- bez kaplı
- cloth of gold
- zerbaf
- cloth sack
- bez çuval, bez çanta
- cloth accumulator
- (Tekstil) ambar, depo
- cloth back
- (Tekstil) kumaşın ters yüzü
- cloth banner
- bez afiş
- cloth banner
- bez pankart
- cloth beam
- (Tekstil) kumaş leventi
- cloth binding
- bez kaplı cilt
- cloth bound
- bez ciltli
- cloth bound
- bez kaplı
- cloth breaking machine
- (Tekstil) apre kırma makinesi
- cloth filter
- (Teknik,Tekstil) kumaş filtre
- cloth for lining
- (Tekstil) astarlık kumaş
- cloth guide
- (Tekstil) kumaş kılavuzu
- cloth hall
- kumaş borsası
- cloth handle
- (Tekstil) kumaş tuşesi
- cloth inspection
- (Tekstil) kumaş kontrolü
- cloth looking machine
- (Tekstil) kumaş kontrol makinesi
- cloth milling
- (Tekstil) kimaş dinkleme
- cloth singeing machine
- (Tekstil) kumaş yakma makinesi
- cloth sling
- bez sapan
- cloth spreading
- (Tekstil) pastal atmak
- cloth supply
- (Teknik,Tekstil) kumaş verme
- cloth tension
- (Tekstil) kumaş gerginliği
- cloth thickness
- (Tekstil) kumaş kalınlığı
- cloth width
- (Tekstil) kumaş genişliği
- cloth yard
- kumaş yardası
- clothe
- {f} giysi sağlamak
- clothes
- esvap
- clothes
- yatak takımları
- clothes
- örtüler
- barber cloth
- (Berber) Kesim önlüğü
- glasses cloth
- Gözlük bezi, gözlük silme bezi
- clothe
- sarmak
- clothes
- argo giyimine düşkün kimse
- clothes
- clothes pole çamaşır ipini
- clothe
- üstünü örtmek
- clothe
- çamaşır
Valiz kirli çamaşırlardan başka bir şey içermiyordu.
- The suitcase contained nothing but dirty clothes.
Tom en azından haftada bir kez çamaşırları yıkar.
- Tom washes clothes at least once a week.
- clothe
- kaplamak
- clothes
- clothespin mandal
- clothes
- clotheshorse çamaşır askısı
- clothes
- clothesline çamaşırclothes moth güve
- clothes
- {i} çamaşır
Valiz kirli çamaşırlardan başka bir şey içermiyordu.
- The suitcase contained nothing but dirty clothes.
Tom en azından haftada bir kez çamaşırları yıkar.
- Tom washes clothes at least once a week.
- the cloth
- rahipler
- clothe
- renklendirmek
- clothe
- bürümek
- clothe
- elbise
Mary, kız kardeşinin elbiselerini ödünç almasına izin vermez.
- Mary does not let her sister borrow her clothes.
Elbiselerinin geriye kalanını çamaşırhaneye koydum.
- I put the rest of your clothes in the laundry.
- clothed
- giyinmiş
Çocukların çoğu zar zor giyinmişti.
- Many of the children were barely clothed.
- clothed
- giydirilmiş
- clothes
- üstbaş
- clothes
- giysiler
Çıkardığın giysileri dikkatlice yerine koy.
- Stow away carefully the clothes you removed.
O her zaman koyu giysiler giyer.
- He always wears dark clothes.
- clothes
- kapama
- clothes
- ruba
- clothes
- urba
- clothes
- giyim kuşam
- clothing
- (Askeri) melbusat
- clothing
- giysiler
Mary kışkırtıcı giysiler giyiyor.
- Mary is wearing provocative clothing.
Tom gündelik giysiler giyinmişti.
- Tom was dressed in casual clothing.
- clothing
- üzeri
- clothing
- giydirerek
- clothing
- elbiseler
Ben elbiselerimi mahvetmiyorum.
- I'm not ruining my clothing.
Onlar kendi elbiselerini berbat etmediler.
- They didn't ruin their clothing.
- clothing
- üst
- clothing
- giydirme
- clothing
- (Gıda) kaplama
- clothing
- giyecek
Sel kurbanlarına yiyecek ve giyecek sağladık.
- We provided the flood victims with food and clothing.
Onlara giyecek ve biraz yiyecek verdim.
- I gave them clothing and some food.
- coarse woolen cloth
- aba
- cotton cloth
- pamuklu
- floor cloth
- (İnşaat) muşamba
- loin cloth
- (Tekstil) peştemal
- nettle cloth
- amerikan bezi
- nettle cloth
- amerikanbezi
- oven cloth
- tutacak
- pressing cloth
- (Tekstil) ütü bezi
- sack cloth
- çuval bezi
- waist cloth
- peştemal
- woolen cloth
- sof
- woollen cloth
- (Tekstil) yünlü kumaş
- clothe
- güzel bir dille anlatmak
- clothe
- zenginleştirmek
- clothes
- clothes basket çamaşır sepeti
- back cloth
- astar
- back cloth
- baskı astarı
- clothe
- giydir
Çocuğa bu kıyafetleri giydir.
- Put the kid into these clothes.
Vassili'ye güzel kıyafetler giydirdiler ve o ertesi gün Anastasia ile evlendi.
- They dressed Vassili in fine clothes and next day he was married to Anastasia.
- clothed
- {f} giydir
- clothing
- kıyafet
Her ikisi de koyu renk kıyafetler giymişti.
- Both wore dark clothing.
Müstehcen kıyafetler giymem.
- I don't wear suggestive clothing.
- clothing
- {f} giydir
- coloured cloth
- renkli kumaş
- cotton cloth
- pamuklu kumaş
- cut one's coat according to one's cloth
- ayağını yorganına göre uzatmak
- double cloth
- çift kumaş
- dust cloth
- toz bezi
- emery cloth
- zımpara bezi
- felt cloth
- keçe kumaş
- filter cloth
- filtre bezi
- filter cloth
- süzme bezi
- glass cloth
- cam bezi
- grey cloth
- ham ürün
- grey cotton cloth
- amerikanbezi
- screen cloth
- elek bezi
- shot cloth
- şanjan kumaş
- suede cloth
- süet elbise
- tracing cloth
- muşamba kâğıt
- wire cloth
- tel örgü
- Clothing
- libas
- Cut your coat according to your cloth
- (Atasözü) Ayağını yorganına göre uzat
- article of clothing, cloth
- giyim, kumaş makale
- cheese cloth
- peynir bez
- clothe
- buru
- clothes
- üst baş
- clothes
- faça
- cut from the same cloth
- (deyim) birbirinin benzeri olmak
- cut from the same cloth
- (deyim) çok benzemek
- drop cloth
- damla kumaş
- fine cloth
- ince bez
- floor cloth
- tahta bezi
- green cloth
- çuha
- ground cloth
- yer bezi
- hair cloth
- saç bez
- half cloth binding
- yarım bez cilt
- hessian cloth
- Bitkisel liflerden yapılmış, kaba örgülü çuval bezi, telis, kendir bezi, kanaviçe
- horse cloth
- at kumaş
- j-cloth
- Ev temizliğinde kullanılan bir tür temizlik bezi markası
- jeye cloth
- Ev temizliğinde kullanılan bir tür temizlik bezi markası
- lay table/cloth
- / Bez masayı hazırlamak
- make sth up out of whole cloth
- işkembeden atmak
- mesh cloth
- fileli kumaş
- paper cloth
- havlu peçete /kağıt havlu
- press cloth
- pres bezi
- quarter cloth binding
- çeyrek bez cilt
- ripple cloth
- havli yün kumaş
- stretcher cloth
- sedye örtüsü
patient's blood was smeared on the stretcher cloth.
- table cloth
- Masa örtüsü
- tack cloth
- tack bez
- tracing cloth
- resim musambasi, muşamba kağıt
- weaver of cloth (archaic)
- kumaş dokumacı (arkaik)
- wire cloth
- tel kumaş
- abrasive cloth
- bez zımpara
- abrasive cloth
- (Tekstil) zımpara bezi ( taşlama bezi )
- altar cloth
- aşai rabbani sofrası bezi
- american cloth
- amerikan bezi
- army cloth
- (Tekstil) askeri kumaş
- asbestos cloth
- (Tekstil) amyant elbise
- atlas cloth
- (Tekstil) atlas, saten kumaş
- banner cloth
- (Tekstil) filama kumaşı
- banner cloth
- (Tekstil) afiş kumaşı
- banner cloth
- (Tekstil) bayrak kumaşı
- billiard cloth
- bilardo çuhası
- blackout cloth
- karartma bezi
- book cloth
- cilt bezi
- bottom cloth
- (Tekstil) alt kumaş
- bunting cloth
- (Tekstil) bayrak kumaşı
- cellulosic cloth
- selüloz bez
- clothe
- giydir,v.giydir
- clothe
- {f} örtmek
- clothing
- (Askeri) GİYECEK, GİYSİ
- clothing
- giyecek/kıyafet
- clothing
- giyim eşyası elbise
- clothing
- {i} elbise
Hava dahada ısındığı için, Tom bir kat elbise daha çıkardı.
- Since it was getting even hotter, Tom peeled off another layer of clothing.
Lee en güzel elbisesini giymişti.
- Lee was dressed in his finest clothing.
- clothing
- {i} giyim eşyası, giysiler, elbiseler
- clothing
- {f} giydir: prep.giydirerek
- clothing
- esvap
- clothing
- fistan
- coarse cloth
- (Tekstil) kaba dokuma
- coarse homemade cloth
- (Tekstil) pırpıt
- corduroy cloth
- (Tekstil) fitilli kadife kumaş
- cotton cloth
- (Tekstil) pamuklu kumaş, amerikan bezi ( hasse )
- cotton cloth
- (Tekstil) dokuma
- crocus cloth
- (İnşaat) parlatma bezi
- cut one's coat according to cloth
- ayağını yorganına göre uzatmak
- cut one's suit according to one's cloth
- ayağını yorganına göre uzatmak
- decatizing cloth
- (Tekstil) dekatir bezi
- diaper cloth
- (Tekstil) çocuk bezi kumaşı
- emery cloth
- (isim) zımpara bezi
- emery cloth
- bez zımpara
- facing cloth
- (Tekstil) arma dokuması
- glass cloth
- zımpara
- green cloth
- oyun masası
- green cloth
- kumar masası
- grey cloth
- (Teknik,Tekstil) ham mamul