Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi.
- Advances in science and technology and other areas of society in the last 100 years have brought to the quality of life both advantages and disadvantages.
Devenin belini kıran son saman çöpü.
- The last straw breaks the camel's back.
Tom son dört yılda iki kez alkollü araba sürmekten mahkûm edildi.
- Tom has been convicted of drunken driving twice in the last four years.
Geçen yıl Londra'ya gittik.
- We went to London last year.
Bu, bizim geçen sene kaldığımız oteldir.
- This is the hotel where we stayed last year.
Tom son olarak vardı.
- Tom was the very last to arrive.
Onu son olarak ne zaman gördün?
- When did you see her last?
En sonunda hatasını anladı.
- At last, he realized his error.
Tom'u en son ne zaman gördün?
- When did you last see Tom?
Yağmur bir hafta sürdü.
- The rain lasted a week.
Yağmur beş gün sürdü.
- The rain lasted five days.
Tom geçen yaz yakın bir ölüm deneyimi yaşadı.
- Tom had a near death experience last summer.
Ölüm hiçbir şey. Bu yüzden yaşamla başla, daha az komik ve daha uzun sürer.
- Dying is nothing. So start with living, it's less funny and it lasts longer.
Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı.
- I go into the store, and who do I see? An American friend, who immediately begins to tell me what has been going on with him since we last met.
Onu son kez gördüğümden beri Shelly gerçekten büyümüş.
- Shelly's really filled out since the last time I saw her.
The party was last Tuesday; that is, not this yesterday, but eight days ago.