Tom hâlâ gözetim altında.
- Tom is still under surveillance.
Dünyalılar yabancı gözetim altına girdi ve büyük bir savaşı engelledi.
- Earthlings became under alien surveillance that prevented a major war.
Tom gözetleme kamerasını fark etmedi.
- Tom didn't notice the surveillance camera.
Bu gözetleme kamerası bizim sessiz tanığımızdır.
- This surveillance camera is our silent witness.
Biz seni nezaret altına aldık.
- We had you under surveillance.
Biz onu nezaret altına aldık.
- We had him under surveillance.