Dairemi temizlemek zorundayım.
- I have to clean up my apartment.
Bu pisliği temizlemek zorunda olan kişi benim.
- I'm the one who has to clean up this mess.
Tom bu dağınıklığı toparlamak zorunda.
- Tom has to clean up this mess.
Tom bana partiden sonra kalıp kalamayacağımı ve ona temizlik yapmak için yardım edip edemeyeceğimi sordu.
- Tom asked me if I could stay and help him clean up after the party.
Sanırım kalmalıyım ve temizlik yapmana yardım etmeliyim.
- I think I should stay and help you clean up.
Benim evimde partiler vermek istiyorsanız, daha sonra her şeyi temizleyin ve bir şey kırmayın, ya da zarar için ödeme yapın.
- If you want to have parties in my house, clean up everything afterwards, and don't break anything, or else pay for the damage.
Mutfağı daha sonra temizleyeceğim.
- I'll clean up the kitchen later.
He sure cleans up nice.
The investors cleaned up when the stock hit the roof last year.
Clean up your room.