Paranın konuştuğu bu sert, küçük dünyada, onun hayat tarzı derin bir nefes taze hava gibi.
- In this harsh, petty world where money does the talking, his way of life is like a breath of fresh air.
Tom biraz taze hava almak için pencereyi açtı.
- Tom opened the window to get some fresh air.
Televizyon seyretmek yerine, dışarıya çıkıp biraz temiz hava al.
- Go out and breathe some fresh air instead of watching TV.
Temiz hava almak için dışarı çıktı.
- He went outside for a breath of fresh air.