claim, requirement; strong request

listen to the pronunciation of claim, requirement; strong request
English - Turkish
talep, ihtiyaç; güçlü istek
demand
rağbet etmek
demand
sürüm
demand
bir emir gibi yapılan istek
demand
revaç
demand
(Kanun) hak iddia etme
demand
rağbet

Tom büyük rağbet görüyor. - Tom is in great demand.

Ülkenizde hangi diller rağbette? - Which languages are in demand in your country?

demand
istek

Onun isteklerine boyun eğdim. - I gave in to her demands.

Bu isteklere boyun eğmemelisin. - You must not give way to those demands.

demand
talep

Onlar kitabın tüm kopyalarının imha edilmesini talep ettiler. - They have demanded that all copies of the book be destroyed.

Ben, onun ödemesini talep ettim. - I demanded that he should pay.

demand
gerektir/talep et
demand
{i} hak iddiası
demand
{i} huk. talep, hak iddia etme
demand
{i} isteme

Adalet istemek için buradayız. - We're here to demand justice.

Hiçbir şey istemedim. - I didn't demand anything.

demand
mahkemeye celbetmek bir hak talep etmek
demand
{f} talep etmek, istemek
demand
{i} istem, istek; talep
demand
{f} istemek

Adalet istemek için buradayız. - We're here to demand justice.

demand
{i} gereksinim
demand
{f} gerektirmek
demand
in great d
English - English
{i} demand
claim, requirement; strong request
Favorites