Valiz kirli çamaşırlardan başka bir şey içermiyordu.
- The suitcase contained nothing but dirty clothes.
Tom en azından haftada bir kez çamaşırları yıkar.
- Tom washes clothes at least once a week.
Lütfen elbiselerinizi çıkarınız.
- Take your clothes off, please.
Elbiselerinin geriye kalanını çamaşırhaneye koydum.
- I put the rest of your clothes in the laundry.
Vassili'ye güzel kıyafetler giydirdiler ve o ertesi gün Anastasia ile evlendi.
- They dressed Vassili in fine clothes and next day he was married to Anastasia.
Çocuğa bu kıyafetleri giydir.
- Put the kid into these clothes.
But what interested me most was the slender figure of a dainty girl, clad only in a thin bit of muslin which scarce covered her knees--a bit of muslin torn and ragged about the lower hem.