Ben onun bir avukat olmadığına inanıyorum.
- I believe he is not an advocate.
Ben sadece şeytanın avukatını oynuyorum.
- I'm just playing the devil's advocate.
Kadınlar için eşit hakları savundu.
- She advocated equal rights for women.
O, sınıf ayrımlarının ortadan kaldırılmasını savundu.
- He advocated abolishing class distinctions.
Sen bizim savunucumuzsun, Tom.
- You are our advocate Tom.