choice; preference

listen to the pronunciation of choice; preference
English - Turkish
seçim; tercihi
difference
{i} fark

Fark bu: o senden daha çok çalışıyor. - The difference is this: he works harder than you.

Bugün ya da yarın gitmen pek fark yaratmayacak. - It will not make much difference whether you go today or tomorrow.

difference
{i} ayrım

Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki ayrım sadece çok yaygın yanılsamadan başka bir şey değildir. - Difference between the past, present, and future is nothing but an extremely widespread illusion.

difference
(Biyoloji) farklılık

Tom'un ve benim farklılıklarımız var. - Tom and I have our differences.

Teoride, teori ve uygulama arasında farklılık yok. Ama uygulamada var. - In theory, there is no difference between theory and practice. But, in practice, there is.

difference
{i} benzememe
difference
mübayenet
difference
(Tıp) diferans
difference
uyuşmak
difference
anlaşmazlık
difference
tefavüt
difference
uyuşmazlık
choice, preference
seçim, tercih
difference
{i} fikir ayrılığı
difference
{i} ayrılık, fark
difference
{i} olağandışılık
difference
{i} ihtilaf
difference
ayırıcı özellik
English - English
difference
choice; preference
Favorites