Bütün kapıların güvenli bir şekilde kapatılıp kapatılmadığını kontrol etti.
- He checked that all the doors were safely shut.
O, bir kalite kontrol yaptı.
- He did a check on the quality.
Sözleşmenin ne dediğini kontrol etmek ve görmek zorundayım.
- I have to check and see what the contract says.
Sadece e postamı kontrol etmek istedim.
- I just wanted to check my email.
Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
- Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
Biz hastalığın yayılmasını kontrol etmeliyiz.
- We should check the spread of the disease.
Ben fizibilite kontrolünü yapmak istiyorum.
- I'd like to do a feasibility check.
Gözden geçirmeye değer.
- It's worth checking out.
Lütfen bu çeki onayla.
- Please endorse this check.
Lütfen bu çeki onayla.
- Please endorse this check.
Telefon rehberinde numarayı kontrol edin.
- Check the number in the phone book.
Ayrı hesaplar istiyoruz, lütfen.
- We'd like separate checks, please.
Biz ayrı hesaplar istiyoruz.
- We'd like separate checks.
Kendini bir doktora muayene ettirmelisin.
- You should have a doctor check you out.
Hızlı bir denetim yapacağım.
- I'll do a quick check.
Bu onların çalışmaları hakkında bir denetim olarak hizmet verecek.
- This will serve as a check on their work.
Hiçbir kişisel çek kabul edilmeyecektir.
- No personal checks will be accepted.
O, onu kişisel bir çeki kabul etmesi için ikna edemedi.
- She couldn't convince him to accept a personal check.
Ben bir denetleme yapıyorum.
- I've been doing some checking.
Çek ile ödeme yapmak istiyorum.
- I'd like to pay by check.
Ben onu çek ile ödeyeceğim.
- I will pay for it by check.
Şahsi bir çek kabul eder misiniz?
- Will you take a personal check?
Bu şahsi çeki nerede bozdurabilirim?
- Where can I cash this personal check?
Araba sürmeden önce frenleri kontrol edin ve ayarlayın.
- Check and adjust the brakes before you drive.
Polis, arabaları tek-tek kontrol ediyordu.
- The policeman was checking the cars one-by-one.
Check your data against known values.
Tom did not think he could win, so he checked.
checks and balances.
Check your bags at the ticket counter before the flight.
Place a check by the things you have done.
I was not carrying cash, so I wrote a check for the amount.
The hockey player gave a good hard check to obtain the puck.
I summoned the waiter, paid the check, and hurried to leave.
Check your hat and coat at the door.
Check the correct answer to each question.
Check whether this page has a watermark.
I don't know if she will be there, but it's worth a check.