Sakin olun. Ben fırsatların sizin lehinize olduğunu size temin ederim.
- Take it easy. I can assure you that chances are in your favor.
Yurt dışında seyahat etme fırsatım oldu.
- I had a chance to travel abroad.
Büyük ihtimalle kazanacak.
- There is a good chance that he will win.
Bir ihtimal meşgul olursa, ona yardım et.
- If by any chance he's busy, help him.
Paris'te onunla buluşma şansım vardı.
- I had a chance to meet him in Paris.
Anahtarlarımı nereye koyduğumu bilmen için şans var mı?
- Any chance you know where I put my keys?
Şansımı denemek zorunda olacağım.
- I'll have to take my chances.
Sadece şansımızı denemek zorunda kalacağız.
- We'll just have to take our chances.
Bir şans elde ederek bir kader yaratacaksın.
- You'll make a fortune by taking a chance.
Kader şansa bırakılmayacak kadar ciddidir.
- Fate is too serious to be left to chance.
Bu senin yegâne imkâniyetin.
- This is your only chance.
Tom riski göze almaya karar verdi.
- Tom decided to take a chance.
Tom herhangi bir riske girmek istemiyor.
- Tom doesn't want to take any chances.
Göze almak zorundayım.
- I have to take the chance.
Bunu göze almak istemem.
- I wouldn't want to take the chance.
Kazanmanın bir dış şansı vardır.
- There's an outside chance of winning.
Çok az kazanma şansımız var.
- We have little chance of winning.
Tom'un Mary'nin ne yaptığını bilmediğine dair iyi bir olasılık var.
- There's a good chance that Tom doesn't know what Mary has done.
Başka kaza olasılıklarını en aza indirgemek istiyorum.
- I want to minimize the chances of another accident.
O riske girmek zorundayım.
- I have to take that chance.
Tom herhangi bir riske girmek istemiyor.
- Tom doesn't want to take any chances.
Tesadüfen güzel bir kıza rastladım.
- I chanced on a beautiful girl.
Dün bir restoranda onunla tesadüfen tanıştım.
- I met her by chance at a restaurant yesterday.
There is a 30% chance of rain tomorrow.
Mr. Mason, shivering as some one chanced to open the door, asked for more coal to be put on the fire, which had burnt out its flame, though its mass of cinder still shone hot and red. The footman who brought the coal, in going out, stopped near Mr. Eshton's chair, and said something to him in a low voice, of which I heard only the words, old woman,—quite troublesome..
Why leave it to chance when a few simple steps will secure the desired outcome?.
... chance of surviving to 2050, 91 percent. Based on survival rates in 2006. If you behave ...
... your chance of improving your success ...