cezasız

listen to the pronunciation of cezasız
Turkish - English
with impunity
unpunished; unpenalized; unfined
(deyim) scot free
ceza
punishment

Tom deserved the punishment he got. - Tom aldığı cezayı hakketti.

The prouder the individual, the harsher the punishment. - Birey ne kadar gururlu olursa, ceza o kadar sert olur.

ceza
penalty

Tom believes that the death penalty should be abolished. - Tom ölüm cezasının kaldırılması gerektiğine inanıyor.

The man is liable to the death penalty. - Adam ölüm cezasına karşı duyarlı.

cezasız kalma
impunity
cezasız kalmak
go unpunished
cezasız kalmış
unpunished
cezasız kalmış
unrequited
ceza
criminal

Jail is where criminals go to be punished. - Hapishane suçluların cezalandırılmak için gittiği yerdir.

In Singapore, one way to punish a criminal is to whip him or her. - Singapur'da bir suçluyu cezalandırmanın bir yolu onu ya da onu kırbaçlamaktır.

ceza
{i} pain

Cézanne knew how to paint nature in a new way. - Cézanne doğanın yeni bir biçimde nasıl resmedileceğini biliyordu.

ceza
{i} infliction
ceza
forfeiture
ceza
{i} imposition
ceza
{i} forfeit
ceza
recompense
ceza
sentencing

But that doesn't affect the sentencing. - Fakat o, cezayı etkilemez.

ceza
payoff
ceza
scourge
ceza
penance
ceza
(Ticaret) charge

Tom is facing criminal charges. - Tom cezai yaptırımla karşılaşıyor.

Tom was charged with first degree assault and sentenced to 15 years in prison. - Tom birinci derecen saldırı ile suçlandı ve 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

ceza
(Kanun) abandum
ceza
sconce
ceza
sanction
ceza
discipline

He was disciplined for his wrongdoing. - O kabahati için cezalandırıldı.

ceza
correction
ceza
chastisement
ceza
fine

Tom paid a $300 fine. - Tom 300 dolar para cezası ödedi.

Tom had to pay a fine because he parked in the wrong place. - Tom arabasını yanlış yere park ettiği için ceza ödemek zorunda kaldı.

ceza
punishments

Terrible punishments were promised her. - Ona korkunç cezalar söz verildi.

ceza
1.punishment; penalty
ceza
law fine
ceza
punishment; penalty; fine
ceza
(oxford üniv.) sconce
ceza
(Hukuk) penalty, punishment
ceza
penal

The man is liable to the death penalty. - Adam ölüm cezasına karşı duyarlı.

Criminal law, also known as penal law, involves prosecution for an act that has been classified as a crime. - Ceza hukuku, ceza yasası olarak da bilinen, bir suç olarak sınıflandırılmış olan bir hareket için takibat gerektirir.

ceza
sports penalty
ceza
(okul) imposition
ceza
law sentence, punishment
ceza
punitive

We award punitive damages in the amount of two million dollars. - İki milyon dolarlık ceza tazminatı ödüyoruz.

ceza
retribution
ceza
conclusion
ceza
oppression
ceza
apodosis
Turkish - Turkish

Definition of cezasız in Turkish Turkish dictionary

CEZASIZ
Cezaya çarptırılmamış, cezalandırılmamış
CEZA
(Osmanlı Dönemi) Karşılık, mukabil, ivaz. Cürüm veya günâh işleyenlere verilen azab
CEZA
(Osmanlı Dönemi) Gr: Şart cümlelerinde ikinci kısım. Bak: Şart
Ceza
(Osmanlı Dönemi) İHTİSAB
Ceza
(Osmanlı Dönemi) UKBA
Ceza
(Hukuk) UKUBET
ceza
Suç işleyen bir kimsenin yaşantısına, özgürlüğüne, mallarına, onuruna karşı devletin koyduğu sınırlama
ceza
(Osmanlı Dönemi) hüzünle, ümitsizlikle ağlayıp sızlanmak
ceza
Suç işleyen bir kimsenin yaşantısına, özgürlüğüne, mallarına, onuruna karşı devletin koyduğu sınırlama: "... kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz."- Anayasa
ceza
Uygun görülmeyen tepki ve davranışları önlemek için üzüntü, sıkıntı, acı veren uygulama
cezâ
(Osmanlı Dönemi) karşılık, mukâbil
cezasız
Favorites