I'll answer for this man's honesty.
- Ben bu adamın dürüstlüğü için cevap vereceğim.
You ought to answer for what you have done.
- Yaptıkların için cevap vermelisin.
I'm sorry that I didn't reply sooner.
- Daha kısa sürede cevap vermediğim için üzgünüm.
I can't reply your message immediately, for I can't type fast.
- Hızlı yazamadığım için mesajına hemen cevap veremiyorum.
Ask only questions that can be answered with yes or no.
- Sadece evet ya da hayır ile cevap verilebilen sorular sorun.
I called his office again and again, but no one answered.
- Onun bürosunu tekrar tekrar aradım fakat kimse cevap vermedi.
The quality of higher education must answer to the highest international standards.
- Daha yüksek eğitim kalitesi, en yüksek uluslararası standartlara cevap vermelidir.
Larry Ewing doesn't answer me.
- Larry Ewing bana cevap vermiyor.