Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

cazibeli

listen to the pronunciation of cazibeli
Turkish - English
{s} charming

What a charming couple! - Ne cazibeli bir çift!

{s} attractive

Do you find him attractive? - Onu cazibeli buluyor musun?

Mary is a very attractive woman. - Mary çok cazibeli bir kadın.

enticing
prepossessing
charming,attractive
charming, appealing, attractive çekici, alımlı, albenili
appealing
alluring
fetching
glamorous
glamourous
bewitching
cunning
pinup
cazibe
{i} attraction

This palace is the most famous and best appreciated attraction in our city. - Bu saray bizim şehirde en ünlü ve en iyi takdir edilen cazibesidir.

The attraction is obvious enough. - Cazibe yeterince açık.

cazibe
appeal

Television has a great appeal for him. - Televizyonun onun için büyük bir cazibesi vardır.

cazibe
draw

Sami found himself drawn to Layla's charm. - Sami kendini Leyla'nın cazibesine çekilmiş buldu.

cazibe
charm

Part of the charm of a big city lies in the variety of styles that can be seen in the architecture of its buildings. - Büyük bir şehrin cazibesinin bir kısmı onun binalarının mimarisinde görülebilen stillerin çeşitliliğine bağlıdır.

Man is judged by his courage, woman by her charm. - Erkek cesaretiyle yargılanır, kadın cazibesiyle.

cazibe
{i} glamour
cazibe
{i} lure
cazibe
body of water
cazibe
{i} seduction
cazibe
wrongdoing
cazibe
fascination

They have a nerdy fascination. - Modası geçmiş cazibeleri var.

cazibe
allure

I will never understand the allure of wealth. - Servet cazibesini asla anlamayacağım.

cazibe
piquancy
cazibe
allude
cazibe
the desirability
cazibe
witchery
cazibe
attractiveness
cazibe
phys. attraction; gravity
cazibe
magnetism
cazibe
enchantment
cazibe
gravitation
cazibe
1.charm, attractiveness
cazibe
gilt
cazibe
oomph
cazibe
it
cazibe
enticement
cazibe
desirability
cazibe
romance
cazibe
charm, allure, appeal, attractiveness " alım, alımlılık; attraction" çekim
cazibe
glamor
cazibe
allurement
cazibe
glamour [Brit.]
cazibe
charms

I don't believe in spells and charms. - Büyülere ve cazibelere inanmıyorum.

cazibe
feminene charms
cazibe
drawing power
cazibe
bewitch
cazibe
pazzaz
cazibe
attract

Mary is a very attractive woman. - Mary çok cazibeli bir kadın.

The coral reef is the region's prime attraction. - Mercan kayalığı, bölgenin en önemli cazibesidir.

cinsel cazibeli kadın
pin-up
Turkish - Turkish
Çekici, alımlı, albenili: "Sesi mat, yavaş, tatlı ve cazibeli idi."- F. R. Atay. Önemli, ağırlığı olan: "Zamanın en ciddi, en cazibeli bir meselesini konuşabilmek için oraya kapanmışlar ve kendilerini unutmuşlardı."- R. N. Güntekin
Önemli, ağırlığı olan
Çekici, alımlı, albenili
CAZİBE
(Osmanlı Dönemi) Çekme kuvveti
CAZİBE
(Osmanlı Dönemi) Mc: Letafet zamanı. Hüsn-ü cemal.Hareket harareti, hararet kuvveti, kuvvet câzibeyi tevlid eder gibi bir âdet-i İlâhiyye, bir kanun-u Rabbanidir. Mek
Cazibe
albeni
Câzibe
(Osmanlı Dönemi) SEVİM
cazibe
Alım, alımlılık, çekicilik, albeni
cazibe
Alım, alımlılık, çekicilik, albeni: "O zaman Çamlıca'nın bir cazibesi, tamamen millî olmasıydı."- A. Ş. Hisar. Çekim
cazibe
Çekim
câzibe
(Osmanlı Dönemi) çekim kuvveti, çekicilik, güzellik
cazibeli
Favorites