Berbat bir hata yaptım.
- I've made a horrible mistake.
Tom çocuklarına karşı berbattı.
- Tom was horrible with children.
Tom kötü bir şey olmak üzere olduğu hissini atlatamadı.
- Tom couldn't shake the feeling that something horrible was about to happen.
Bu ilacın tadı çok kötü.
- This medicine tastes horrible.
Keşke bu korkunç yerden gidebilsem.
- I just wish we could leave this horrible place.
O, merdivenin tepesinde korkunç bir yüz gördü.
- He saw a horrible face at the top of the stairs.