causing difficulty or discomfort, troublesome, inopportune

listen to the pronunciation of causing difficulty or discomfort, troublesome, inopportune
English - Turkish

Definition of causing difficulty or discomfort, troublesome, inopportune in English Turkish dictionary

inconvenient
uygunsuz

O, yemek sunulduğunda doğru tuvalete gitmek zorunda. O hep böyle uygunsuz zamanlarda bir şeyler yapıyor. - He has to go to the bathroom right when the food's being served. He's always doing things at such inconvenient times.

Kapısız bir şehirde yaşamak uygunsuz olurdu diye düşünüyorum. - I think that it would be inconvenient to live in a city with no door.

inconvenient
{s} zahmetli
inconvenient
uygun olmayan
inconvenient
{s} rahatsız edici
inconvenient
zahmet verici
inconvenient
sırasız
inconvenient
sıkıcı
inconvenient
sıkıntı veren
inconvenient
elverişsizce
inconvenient
{s} zor

O, yemek sunulduğunda doğru tuvalete gitmek zorunda. O hep böyle uygunsuz zamanlarda bir şeyler yapıyor. - He has to go to the bathroom right when the food's being served. He's always doing things at such inconvenient times.

inconvenient
{s} vakitsiz
inconvenient
inconvenientlymünasebetsiz bir şekilde
inconvenient
{s} zahmetli, müşkül
inconvenient
{s} elverişsiz
inconvenient
{s} külfetli
inconvenient
{s} sakıncalı

Bunun sakıncalı olduğundan eminim. - I'm sure it's inconvenient.

English - English
{s} inconvenient
causing difficulty or discomfort, troublesome, inopportune
Favorites