O her zaman çok sıradan giyinir ve renk veya stille ilgilenmez.
- He always dresses very casually, and doesn't care about color or style.
Tom sıradan giyinmişti.
- Tom dressed casually.
Tom'u tesadüfen selamladım.
- I greeted Tom casually.
Tom gündelik giyinmişti.
- Tom was dressed casually.
Bugünlerde herkes gündelik olarak televizyon izler.
- These days everyone watches television casually.
Tom gündelik giysiler giyinmişti.
- Tom was dressed in casual clothing.
O bir gündelik toplantıydı.
- It was a casual meeting.
Tom gündelik elbiselerinin içinde.
- Tom is in casual clothes.
Kalabalık caddede sıradan bir toplantı yaptık.
- We had a casual meeting on the crowded street.
Tom sıradan görünmeye başladı.
- Tom tried to sound casual.
Ben dergiye geçici bir bakış attım.
- I took a casual look at the magazine.
Biz gündelikçi olmayı severiz.
- We like to be casual.
Gündelikçi olmaya çalıştım.
- I tried to be casual.
He was just a casual worker.
The purchase of donuts were just casual expenses.
They only had casual meetings.