Keşke eşyaları bana atmaktan vazgeçsen.
- I wish you'd quit throwing things at me.
Tom eski video kaset çalarını atmak yerine satmaya çalıştı fakat hiç kimse onu almadı bu yüzden sonunda onu attı.
- Tom tried to sell his old VCR instead of throwing it away, but no one would buy it, so he ended up throwing it away.
O, bıçak fırlatma konusunda bir uzmandır.
- He's an expert at throwing knives.
Soğukkanlılığını kaybetti ve eşyaları fırlatmaya başladı.
- He lost his cool and started throwing things.