Tom, çok yetenekli bir öğretmen.
- Tom is a very capable teacher.
Kimin en yetenekli olduğunu düşünüyorsun?
- Who do you believe is the most capable?
Tom ve Meryem dürüst ve becerikli bir boyacı buldukları için çok memnun.
- Tom and Mary are so delighted that they found an honest and capable painter.
O onun yanına gitti ve tokalaştı.
- He went up to her and they shook hands.
Tom'un gelip seninle konuşmasını beklemek yerine, sadece onun yanına gitmelisin.
- Instead of waiting for Tom to come up and speak to you, you should just go up to him.
Noele kadar bir araba almak için yeterli para biriktirmeliydim.
- I ought to have enough money saved up to buy a car by Christmas.
Oldukça yeterli olduğumu hissetmiyorum.
- I am not feeling quite up to par.
Tom işe uygun olduğunu düşünmüyor.
- Tom doesn't think he is up to the job.
O, iş için uygun değil.
- He is not up to the task.
Köpek koşarak bana doğru geldi.
- The dog came running up to me.
Mike çocuğa doğru yanaştı.
- Mike walked up to the boy.
Are you up to lifting something that heavy?.
He has begun a road capable of a wheel-carriage.
That fact is not capable of proof.
... that employees are not capable of maintaining strict boundaries between "work" and "personal" ...