O, gözden uzak bir yere sözlüğünü sakladı. - He hid his dictionary out of sight.
O, gözden uzak bir yere sözlüğünü sakladı.
He hid his dictionary out of sight.
Parayı çabucak gözden uzak bir yere koydu. - She quickly put the money out of sight.
Parayı çabucak gözden uzak bir yere koydu.
She quickly put the money out of sight.