Slim denilen bir adam kazada öldü.
- A man called Slim was killed in the accident.
Hiroshima'da Kuchiwa denilen bir yer var.
- There's a place called Kuchiwa in Hiroshima.
Hiç kimse aptal diye çağırılmaktan hoşlanmaz.
- No one likes to be called stupid.
Kömür sobasıyla uyumamalısınız. Çünkü karbonmonoksit olarak adlandırılan çok zehirli bir gaz içerir. Kömür sobasıyla uyumak ölümle sonuçlanabilir.
- You shouldn't sleep with a coal stove on because it releases a very toxic gas called carbon monoxide. Sleeping with a coal stove running may result in death.
Dört Galile uyduları Io, Europa, Ganymede ve Callisto olarak adlandırılmıştır.
- The four Galilean moons are called: Io, Europa, Ganymede and Callisto.
Sami, Leyla adındaki bir esmere aşık oldu.
- Sami fell in love with a brunette called Layla.
Tom, Mary'ye Jackson adındaki bir psikoloğu ziyaret etmesini söyledi.
- Tom told Mary to visit a psychologist called Dr. Jackson.
Başkan, askeri güçleri çağırdı.
- The President called out the troops.
İstasyona vardığında, o bir taksi çağırdı.
- On his arrival at the station, he called a taxi.
Genç bir köpek enik olarak adlandırılır.
- A young dog is called a puppy.
Onlar Greeley'i bir aptal ve bir hain olarak adlandırdı.
- They called Greeley a fool and a traitor.
Bayan Stevens, Bay Dell adlı biri ofisinizde sizi bekliyor.
- Someone called Mr Dell is waiting for you in your office, Mrs Stevens.
Dr. Sagan miyelodisplazi adlı ender bir kemik iliği hastalığından muzdaripti.
- Dr. Sagan suffered from a rare bone marrow disease called myelodysplasia.
Siz dışarıdayken Bay West diye biri aradı.
- A Mr. West called while you were out.
Tom Mary'ye korkak diye bağırdı.
- Tom called Mary a coward.
Tom Mary'yi aramak için uğraşmaya devam etti, ama o hiçbir zaman telefonuna cevap vermedi.
- Tom kept trying to call Mary, but she never answered her phone.
Tom polisi aramak istedi fakat Mary ona izin vermedi.
- Tom wanted to call the police, but Mary wouldn't let him.
Toplantıya çağırmak istiyorum.
- I'd like to call a meeting.
Asansörü çağırmak için tuşa bas.
- To call the elevator, push the button.
Rastgele cümlelerde neden insanlar her zaman Tom olarak çağrılıyor?
- Why are people always called Tom in random sentences?
Ben bir genç kızın yardım çağrısı yaptığını duydum.
- I heard a young girl call for help.
Toplantıya çağırmak istiyorum.
- I'd like to call a meeting.
Doktoru çağırmalıyız.
- We had better call the doctor.
Kral, bana çocuğun olarak seslenmeyi kes. Tanrı aşkına ben otuz iki yaşındayım!
- King, stop calling me your boy. I'm thirty-two, for God's sake!
Kimse bana böyle seslenmez.
- Nobody calls me that.
Bir taraftan seni yemeğe davet etmek için, diğer taraftan sana oğlumun evleneceğini söylemek için seni aradım.
- I called you, on the one hand to invite you out to eat, and on the other to tell you my son is going to get married.
Erkek torunum beni davet etmek için aradı.
- My grandson called to invite me over.
Tom Mary'yi geç kalacağını söylemek için aramadığından dolayı azarladı.
- Tom scolded Mary for not calling to say she'd be late.
Dün gece Bay A bugünkü toplantıya katılamayacağını söylemek için beni aradı.
- Last night, Mr. A called me up to say he couldn't attend today's meeting.
Bir gün seni ziyaret etmek istiyorum.
- I would like to call on you one of these days.
Geçen Pazar onu ziyaret etmeye niyetlendim.
- I had intended to call on her last Sunday.
Düşünmek için zamanım yoktu. Kanaate dayalı karar almak zorundaydım.
- I didn't have time to think. I had to make a judgment call.
Benim bir telefon konuşması yapmam gerekiyor.
- I need to make a telephone call.
Bir telefon konuşması yapacağım.
- I'll make a phone call.
Milletler arası bir çağrı yapmak istiyorum.
- I'd like to make an overseas call.
Tom başparmağıyla cep telefonun açtı ve bir çağrı yaptı.
- Tom flipped open his cell phone and made a call.
Tom yapacak önemli bir telefon konuşması olduğunu söyledi.
- Tom said he had an important call to make.
Tom bir günde yaklaşık elli telefon konuşması yapar.
- Tom makes about fifty phone calls a day.
Sadece merhaba demek için arıyorum.
- I'm just calling to say hi.
Keşke bana Tom demekten vazgeçsen.
- I wish you would stop calling me Tom.
Bu akşam telefon etmez.
- She won't call this evening.
Benim bir telefon konuşması yapmam gerekiyor.
- I need to make a telephone call.
Bu Birleşmiş Milletler kararı İsrail'in silahlı güçlerinin son çatışmalarda işgal edilen bölgelerden çekilmesini istemektedir.
- This United Nations resolution calls for the withdrawal of Israel armed forces from territories occupied in the recent conflict.
Ben gitmek istemiyorum. O senin çağrın.
- I don't want to go. It's your call.
O kazançlarla ilgili vergi talep etti.
- He called for a tax on earnings.
Birinin adımı seslendiğini duydum.
- I heard someone calling my name.
Kedi yavrusuna jaguardiye seslendi.
- She called the kitten Jaguar.
Biz, randevusuz başkalarını ziyaret etmekten kaçınmalıyız.
- We must avoid calling on others without an appointment.
Bir gün seni ziyaret etmek istiyorum.
- I would like to call on you one of these days.
Biz, randevusuz başkalarını ziyaret etmekten kaçınmalıyız.
- We must avoid calling on others without an appointment.
Ben bazen onu ziyaret ederim.
- I call on him sometimes.
Havaalanına vardığımda onu aradım.
- Arriving at the airport, I called her up.
İki gün içinde beni yeniden ara.
- Call me again in two days.
Bazen sana uğramamın bir sakıncası var mı? Hayır, hiç.
- Do you mind if I call on you sometime? No, not at all.
Sanırım Tom'u arayabilir ve ona uğramasını ve yardım etmesini rica edebilirdim.
- I guess I could call Tom and ask him to come over and help.
Onu davet etmeliydin.
- You should've called her.
Bir taraftan seni yemeğe davet etmek için, diğer taraftan sana oğlumun evleneceğini söylemek için seni aradım.
- I called you, on the one hand to invite you out to eat, and on the other to tell you my son is going to get married.
Seni patronum diye çağıracağım.
- I'll call you my boss.
Bana bir taksi çağırabilir misiniz?
- Can you call a taxi for me?
Okay, we are going to call it. Thank you very much everyone, for all your efforts.
Time of death 17:15.
Uluslararası aramaları kişiden kişiye yapmak en iyisidir.
- It's best to make international calls person to person.
Mümkün olduğu kadar kısa sürede babanı aramalısın.
- You should call your father as soon as possible.
We could always call on a friend.
The captains call the coin toss.
That person is hurt, call for help!.
I can't see you. Call out to me so I can find you.
Why don't we dispense with the formalities. Please call me Al.
I received several calls today.
Why don't you call me in the morning.
I had to yield to the call of the wild.
This job calls for patience.
A very tall building is called a skyscraper.
He heard a call from the other side of the room.
That sound is the distinctive call of the cuckoo bird.
My partner called 2 spades.
He called'' twelve of the last three recessions.
That was a good call.
The so-called Ising model.
... And she made a documentary called "Crazy Sexy Cancer" ...
... But, I think, for my wedding, I do what is called ...