Bu kafes telden yapılmıştır.
- This cage is made of wire.
Kaplan kafesin ortasına uzanmıştı.
- The tiger laid in the middle of the cage.
Onun bir kuş kafesi gibi olduğunu düşündü.
- He thought that it was like a bird cage.
Kuş kafesin içine uçtu.
- The bird flew into the cage.
Şarkıcıyı hapishaneye koyabilirsin, ama şarkıyı değil.
- You can cage the singer but not the song.
Kuşları kafese koymayı reddediyorum.
- I refuse to cage birds.
Güzel bir kız kale yakınına geldiğinde, bir kuşa dönüştürüldü ve peri ona bir kafese koydu ve kale içindeki bir odaya astı.
- When any pretty maiden came near the castle, she was changed into a bird, and the fairy put her into a cage, and hung her up in a chamber in the castle.
Binlerce Amerikalı araba sahibiydi.
- Thousands of Americans owned automobiles.
Geçenlerde bir araba kazası geçirdim.
- I was recently in an automobile accident.
Otomobil elektrikle çalışır.
- The automobile runs on electricity.
Bu fabrika, otomobil parçaları üretmektedir.
- This factory manufactures automobile parts.
Onun bir kuş kafesi gibi olduğunu düşündü.
- He thought that it was like a bird cage.
Nobody has corrected the problem yet, so it's time to rattle their cage.
The poor stuggle for riches, success, power; but those who achieve them die out. Life is, then a sort of squirrel cage or treadmill.
... walk into this steel cage, electrify it, and he wouldn't get electrocuted at all. That's ...
... Well, Faraday answered the question. He would create a cage for children. He would ...