Turkish - English
Definition of câriye in Turkish English dictionary
- odalisque
- female slave; concubine
- female slave, concubine
- handmaiden
- (Kanun) doxy
- hetaera
- bondswoman
- bondwoman
- bondmaid
- {i} concubine
- female slave
- slave
- cari
- ruling
- cari
- (Ticaret) instant
- cari
- (Ticaret) received
- cari
- (Ticaret) prevalent
- cari
- valid
- cari
- binding
- cari
- (Ticaret) runner
- cari
- at a run
- cari
- current
- cari
- running
- cari
- prevailing
- cari
- current, in force; flowing, running
- cari
- 1.current, in force, valid
- cari
- flowing, running; moving
- cari
- effluence
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of câriye in Turkish Turkish dictionary
- Yabancı ülkelerden kaçırılıp özgürlükten yoksun edilen, alınıp satılabilen, her konuda efendisinin isteklerine bağlı bulunan genç kadın, halayık
- karabaş
- kırnak
- arre
- (Osmanlı Dönemi) DE'SA
- (Osmanlı Dönemi) SIBHAL
- (Osmanlı Dönemi) ARRE
- CARİYE
- (Osmanlı Dönemi) Gemi
- CARİYE
- (Osmanlı Dönemi) Geçer olan, akıcı olan. Seyreden giden
- CARİYE
- (Osmanlı Dönemi) Genç ve iyi hizmet eden kadın. Muharebede İslâm düşmanlarından esir edilen kadın hizmetçi
- CARİYE
- (Osmanlı Dönemi) Güneş, şems
- CARİYE
- (Osmanlı Dönemi) Cenab-ı Hakk'ın in'âm eylediği rızık ve nimet
- CARİ
- (Osmanlı Dönemi) Geçmekte olan
- CARİ
- (Hukuk) Ugulanan, yürürlükte olan
- CARİ
- (Osmanlı Dönemi) Akan, akıcı
- CARİ
- (Osmanlı Dönemi) İnsanlar arasında mer'i ve muteber ve mütedavil olan
- cari
- Olagelen, geçen, yürürlükte olan
- cari
- Arap abecesiyle yazılan bir yazı türü
- cari
- Geçerli, akan
- cari
- Akan
- cari
- Yürürlükte olan
- câri
- (Osmanlı Dönemi) geçerli; cereyan eden, yürürlükte olan