bulucu

listen to the pronunciation of bulucu
Turkish - English
inventive
(Kimya) dedector
heuristic
inventor
finder
person or thing that detects
inventive; inventor; discoverer; detector detektör
that finds, capable of finding
detector
(radio) detector
pathfinder
bulucu yöntemler
heuristics
bulucu bobin
exploring coil
bulucu teleskop
finder
menzil bulucu
(Askeri) range finder
radyo yön bulucu
(Askeri) radio direction finder
bul
{f} found

Scientists haven't found a cure for cancer yet. - Bilim adamları henüz kanser için bir çare bulmadılar.

I found this book very interesting. - Bu kitabı çok enteresan buldum.

bul
rout out
bul
{f} finding

Finding his office was easy. - Onun bürosunu bulmak kolaydı.

I had great difficulty in finding my ticket at the station. - İstasyonda biletimi bulurken büyük zorluk yaşadım.

bul
{f} find

After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop. - Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.

I find her appearance attractive. - Onun görünümünü çekici bulurum.

ara bulucu
search finder
bul
contrive

He contrived a means of speaking to Nancy privately. - O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.

bul
{f} contrived

He contrived a means of speaking to Nancy privately. - O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.

Bul
(abbr. for Bulvarı) Boulevard
boru bulucu
pipe locator
bul
routout
bul
detect

The police detective found a bloody knife. - Polis dedektifi kanlı bir bıçak buldu.

The detective used a magnifier to find some clues. - Dedektif bazı ipuçlarını bulmak için bir büyüteç kullanır.

bul
ave
hata bulucu
debugger, diagnotor
kusur bulucu
uncharitable
kusur bulucu
faultfinding
lazerli mesafe tayin edici / bulucu
(Askeri) laser range finder/detector
lazerli mesafe tayin edici-bulucu
(Askeri) laser range finder-detector
otomatik yön bulucu
(Askeri,Teknik) automatic direction finder
yangın bulucu
fire watch
yön bulucu
direction finder
yön bulucu aygıt
directional radio
English - English

Definition of bulucu in English English dictionary

bul
bulletin
Turkish - Turkish
Bir şeyi bulan, bir buluş yapan kimse, kâşif
Gazları, mayınları, radyoaktif mineralleri, manyetik dalgaları bulmaya yarayan araç, dedektör
dedektör
kaşif
ara bulucu
Uzlaştıran (kimse), uzlaştırıcı
bul
Yalnız iki geniş yüzü testere ile düzeltilmiş tahta
bulucu
Favorites