bulsun

listen to the pronunciation of bulsun
Turkish - English
get started
begin, commence; activate, set into motion; initiate, establish
start to be active; "Get cracking, please!"
adet yerini bulsun diye
for form's sake
adet yerini bulsun diye
as a matter of form
bul
{f} found

I found the book very interesting. - Kitabı çok enteresan buldum.

I found this book very interesting. - Bu kitabı çok enteresan buldum.

bul
rout out
bul
{f} finding

Finding his office was easy. - Onun bürosunu bulmak kolaydı.

I had great difficulty in finding my ticket at the station. - İstasyonda biletimi bulurken büyük zorluk yaşadım.

bul
{f} find

Ann can't find a job. - Ann, bir iş bulamıyor.

After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop. - Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.

adet yerini bulsun diye
(deyim) As a (mere) formality
bul
contrive

He contrived a means of speaking to Nancy privately. - O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.

bul
{f} contrived

He contrived a means of speaking to Nancy privately. - O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.

Allahından bulsun
(Konuşma Dili) Let God punish him
Bul
(abbr. for Bulvarı) Boulevard
adet yerini bulsun diye
as a mere formality
belâsını bulsun
a plague on him
bul
routout
bul
detect

The police detective found a bloody knife. - Polis dedektifi kanlı bir bıçak buldu.

The detectives found no other evidence. - Dedektifler başka kanıt bulmadı.

bul
ave
âdet yerini bulsun diye
for the sake of custom
âdet yerini bulsun diye
as a matter of form, for form's sake
English - English

Definition of bulsun in English English dictionary

bul
bulletin
Turkish - Turkish

Definition of bulsun in Turkish Turkish dictionary

bul
Yalnız iki geniş yüzü testere ile düzeltilmiş tahta
bulsun
Favorites