Unfortunately, the police had to wait until there was another victim to try to find more about the serial killer.
- Ne yazık ki, polis seri katil hakkında daha fazla bilgi bulmaya çalışmak için başka bir mağdur buluncaya kadar beklemek zorunda kaldı.
I've got to try to find them.
- Onları bulmaya çalışmak zorundayım.
I went to many shops to look for the book.
- Kitabı bulmaya çalışmak için birçok dükkana gittim.
Scientists haven't found a cure for cancer yet.
- Bilim adamları henüz kanser için bir çare bulmadılar.
Zebras and giraffes are found at a zoo.
- Zebralar ve zürafalar bir hayvanat bahçesinde bulunurlar.
Finding her office was easy.
- Onun bürosunu bulmak kolaydı.
Finding his office was easy.
- Onun bürosunu bulmak kolaydı.
Where can you find the closest store?
- En yakın mağazayı nerede bulabilirsin?
After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
- Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
He contrived a means of speaking to Nancy privately.
- O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.
He contrived a means of speaking to Nancy privately.
- O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.
The detectives found no other evidence.
- Dedektifler başka kanıt bulmadı.
The police detective found a bloody knife.
- Polis dedektifi kanlı bir bıçak buldu.