Grup, yaklaşmakta olan parti hakkında konuşmak için bir boğa oturumu planlıyordu.
- The group was planning a bull session to talk about the upcoming party.
General boğayı boynuzlarından tuttu ordusunu felaketten kurtardı.
- The general took the bull by the horns and saved his army from disaster.
Sen aşırı iyimser bir kızsın.
- You're an overly optimistic girl.
O oldukça iyimserdir.
- He is rather optimistic.
Yükselen bir gelgit tüm tekneleri kaldırır.
- A rising tide lifts all boats.
Yükselen güneş gökyüzünü parlak bir renk karışımıyla süsledi.
- The rising sun bathed the sky in a brilliant blend of colours.
Doğan güneş ne kadar güzel!
- How beautiful the rising sun is!
Yarın erken kalkarsan, doğan güneşi görebilirsin.
- If you get up early tomorrow, you can see the rising sun.
Uydurma hikayeler en eğlenceli saçmalık türüdür.
- Apocryphal stories are the most fun variety of bullshit.
Her şeyde olduğu gibi, bu videodan yararlı olan her türlü bilgeliği alın, ve saçmalığı atın.
- As with all things, take from this video any wisdom that is useful, and discard the bullshit.
Polis Tom'u alınının ortasındaki bir kurşun deliğiyle yerde yatarken buldu.
- The police found Tom lying on the floor with a bullet hole in the middle of his forehead.
Birçok polis arabalarının kurşungeçirmez camları olmadığını duydum.
- I've heard that most police cars don't have bulletproof glass.
Tepeden görülen yükselen güneş güzeldi.
- The rising sun seen from the top was beautiful.
Güneş şimdi yükseliyor.
- The sun is rising now.
Eylül 1929 da, hisse senedi fiyatları yükselişini durdurdu.
- In September, 1929, stock prices stopped rising.
Doğuda güneş doğmak üzereydi.
- The sun was on the point of rising in the east.
Kime oy verirsen ver, fiyatlar yükselmeye devam edecek.
- Whoever you vote for, prices will go on rising.
Maliyetler yükselmeye devam etti.
- The costs kept rising.
He was heavily criticised for his bullish behaviour.
He bulled his way in.