I've found it myself, no thanks to you!
- Onu ben kendim buldum, senin sayende değil!
I found the book very interesting.
- Kitabı çok enteresan buldum.
Scientists haven't found a cure for cancer yet.
- Bilim adamları henüz kanser için bir çare bulmadılar.
Finding her office was easy.
- Onun bürosunu bulmak kolaydı.
Finding his office was easy.
- Onun bürosunu bulmak kolaydı.
After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
- Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
- Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
He contrived a means of speaking to Nancy privately.
- O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.
He contrived a means of speaking to Nancy privately.
- O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.
The detective used a magnifier to find some clues.
- Dedektif bazı ipuçlarını bulmak için bir büyüteç kullanır.
The police detective found a bloody knife.
- Polis dedektifi kanlı bir bıçak buldu.