buchse

listen to the pronunciation of buchse
German - Turkish
/ techn. yuva, kovan, manson, bas poyra; et. duy, priz
bieten mit einer buchse
sağlamak bir burç
English - Turkish

Definition of buchse in English Turkish dictionary

bush
{i} çalı

Eldeki serçe çalılıktaki keklikten iyidir. - A bird in the hand is worth two in the bush.

Bush çalışkan bir ekip kurdu. - Bush put together a hard-working team.

bush
bağa
bush
mil yatağı
bush
(Argo) kırsal
bush
(the ile) (özellikle Afrika ve Avustralya'da) vahşi bölge
bush
{i} gür saç
bush
çalı ile örtmek
bush
çalıdan yapılmış tarakla taramak
bush
{i} çalılık arazi
bush
{i} çalıya benzer şey
bush
{i} zıvana
bush
(Tekstil) yuva kovan
bush
çalıya benzer şey çalılık arazi
bush
çalılık

Tom bazı çalılıklarda saklanıyordu. - Tom was hiding in some bushes.

Biz yoğun çalılıkların arasından yürüdük. - We walked through thick bushes.

bush
vahşi bölge/çalı/çalılık
bush
(isim) çalı, çalılık arazi, çalıya benzer şey, gür saç, burç [müh.], zıvana
bush
beat about the bush sadede gelmemek