Turkish - English
Definition of bucak in Turkish English dictionary
- township
- corner, nook
- corner, nook; subdistrict
- district
- burg; corner
- angle
- {i} burg
- {i} corner
- bucak bucak aramak
- search every nook and cranny
- bucak bucak aramak
- to look for (someone, something) in every nook and corner
- bucak bucak kaçmak
- to run away, escape and hide (from)
- köşe bucak
- (deyim) In every corner
- köşe bucak
- corners
- köşe bucak aramak
- Poke about in every corner
- köşe bucak aramak
- Look for (someone, something) in every nook and cranny
- köşe bucak kaçmak
- Run away, escape and hide (from)
- araziyi köşe bucak aramak
- quarter
- dört bucak
- everywhere
- dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek
- to teach sb a lesson
- dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek
- to give (someone) what he has coming to him
- dünyanın kaç bucak/köşe olduğunu anlamak/öğrenmek
- to learn by bitter experience
- köşe bucak
- every nook and cranny
- köşe bucak aramak
- scour
- yedi iklim dört bucak
- everywhere
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of bucak in Turkish Turkish dictionary
- (Hukuk) Nahiye; mülki teşkilat bakımından ilçeden sonra gelen yönetim birimi
- Kenar, köşe, yer
- Burdur'da bir göl
- Nehir kenarındaki girintilere verilen ad
- Kenar, köşe, yer: "Bunlardan sonra köşede, bucakta, kendi âleminde yaşayan Türkler vardı."- Y. K. Beyatlı. İlçelerin, bir müdürle yönetilen bölümlerinden her biri, nahiye
- İlçelerin, bir müdürle yönetilen bölümlerinden her biri, nahiye
- nahiye
- bucak bucak
- Her yerde, her yanda, her tarafta
- köşe bucak kaçmak
- Bir yerden uzaklaşıp, görünmeyecek bir yere kaçmak
- köşe bucak kaçmak
- (deyim) Birinden ya da bir şeyden uzak olmak için gayret göstermek
- dört bucak
- Her taraf, her yer
- köşe bucak
- Göze çarpmayan yer
- kıyı bucak
- Göze çarpmayan yer