bu kadar

listen to the pronunciation of bu kadar
Turkish - English
that

That's enough. I don't want any more. - Bu kadarı yeter. Ben artık istemiyorum.

That's enough for today! - Bugünlük bu kadar yeter.

this

She'd never been this frightened before. - O, daha önce hiç bu kadar korkmamıştı.

Never be this late again. - Asla tekrar bu kadar geç kalma.

that's it

That's it. I've done everything I can. - Bu kadar. Yapabileceğim her şeyi yaptım.

I believe that's it for now. - Şimdilik bu kadar olduğuna inanıyorum.

so many

I wish we didn't have so many problems. - Keşke bu kadar çok sorunumuz olmasa.

I never for a moment imagined that I'd be able to meet so many famous people. - Bu kadar çok ünlü insanlarla tanışabileceğimi bir an bile asla hayal etmedim.

this thing
this quantity
such

I didn't expect such a nice present from you. - Senden bu kadar iyi bir hediye beklememiştim.

Stop being such dolts. - Bu kadar aptal olmayı bırak.

that much

I'm not sure I can be all that much help. - Bu kadar çok yardım edebileceğimden emin değilim.

I know that much myself. - Kendimi bu kadar tanıyorum.

yay
so
this much

Have you ever sweated this much? - Hiç bu kadar çok terledin mi?

I never knew swimming could be this much fun. - Yüzmenin bu kadar çok eğlenceli olabileceğini bilmiyordum.

that far
this far
1. this much. 2. (after a number) and a little more
thus much
this much, such, this
so much

Don't make so much noise. - Bu kadar gürültü yapmayın.

See how Lenny can swallow an entire hot dog without chewing or choking? That's why upper management loves him so much. - Lenny'nin nasıl çiğnemeden veya boğulmadan tam bir sosisli sandvici yutabildiğine bak? Bu nedenle üst idare onu bu kadar fazla sever.

bu kadar
Favorites