She has a beautiful tan.
- Bronzlaşmış güzel bir cildi var.
Where did Tom get that tan?
- Tom nerede bronzlaştı?
The sun has bronzed her skin.
- Güneş onun cildini bronzlaştırdı.
Your face is sunburned.
- Senin yüzün bronzlaşmış.
Tom's face was sunburned.
- Tom'un yüzü bronzlaşmıştı.
Tanning can cause skin cancer.
- Bronzlaşma, cilt kanserine neden olabilir.
Mary has a slightly tanned skin.
- Mary'nin hafifçe bronzlaşmış bir cildi var.
The sun has bronzed her skin.
- Güneş onun cildini bronzlaştırdı.
They set up a bronze statue of the hero.
- Kahramanın bronz bir heykelini diktiler.
He won a bronze medal.
- O bronz bir madalya kazandı.