Meseleleri daha geniş bir temelde yargılamalıyız.
- We should judge matters on a broader basis.
Meseleleri daha geniş bir temelde yargılamalıyız.
- We should judge matters on a broader basis.
Bana onun geniş bir arkası olduğu söylendi.
- I am told he has a broad back.
İyi filmler ufkunuzu genişletir.
- Good movies broaden your horizons.
Genellikle, köpekler kedilerden daha sadıktırlar.
- Broadly speaking, dogs are more faithful than cats.
Onun geniş omuzları vardı.
- He has broad shoulders.
Bana onun geniş bir arkası olduğu söylendi.
- I am told he has a broad back.
Ana cadde çok geniştir.
- The main street is very broad.
... don't belong on our streets. And so what I'm trying to do is to get a broader conversation ...
... to a--a broader challenge in Afghanistan, which is that this is a country that has been ...