broadening

listen to the pronunciation of broadening
English - Turkish
{f} genişle
{i} genişleme
genisle
broadening; extending, expanding
genişletilmesi;, genişleyen uzanan
broaden
{f} genişletmek
broaden
genişlemek
widening
{s} genişleyen

O, genişleyen bir rüşvet skandalıyla ithaf edilen ilk ulusal siyasetçi. - He is the first national politician to be named in a widening corruption scandal.

broaden
genişletilmiş
broaden
genişlet

Esperanto benim entellektüel ve kültürel ufuklarımı genişletmeme yardımcı oldu. - Esperanto helped me broaden my intellectual and cultural horizons.

Seyahat aklınızı genişletir. - Travel broadens your mind.

doppler broadening
(Nükleer Bilimler) doppler genişlemesi
widening
{i} genişletme
widening
(sıfat) genişleyen
widening
(isim) genişletme
English - English
Turkish - English

Definition of broadening in Turkish English dictionary

broaden
widen
broadening
Favorites